29 Aralık 2009 Salı

bazen bir de...

• Air’ın yeni albümü Love 2 kulaklarımda. Çok şahane… Bir de etrafıma her baktığımda aynı şeyleri görmesem ya.
• Jens Lekman ne tatlı müzik yapıyormuş yahu…
• Fever Ray zaten diyorum, The Knife’ın hastasıyım diyorum.
• Biri bana İsveç’in havasının insana nasıl bir ruh kattığını anlatsın. Nedir bu anlatsın!
• Kırmızı bir arabanın içindeydik. Kırmızı eski bir araba… Annesiyle babası arabanın dışındalardı. Ben bizi yolcu etmek için çıktıklarını zannediyordum. Araba hareket edince peşimizden koşmaya başladılar. ‘Durun gitmeyin’ diye bağırıyorlardı. Arabayı durduramadık. Ben de, o da arka koltukta oturuyorduk. Yan yana. Hep yan yana otururduk zaten. Arabayı kim kullanıyordu bilmiyorum. Bilmediğim insanları çok fazla görmezdim o zamanlar rüyalarımda. Uyandım rüyamı anlatırken telefon çaldı. Sonra o gitti. Alelacele, apar topar gitti. Sonra telefonda ‘Bana bir daha rüyalarını anlatma sakın’ dedi. Hep rüya görüyorum şimdi, her gece, birden fazla… Bazen karıştırıyorum gerçeklerle, rüyaları… ‘Git bir doktorla konuş’ dedi. ‘Kurtul, uykunu alamıyorsun...’ ‘Rüyalarımdan kurtulmak istiyor muyum bilmiyorum ki’ dedim. ‘Güzeller’ dedim. ‘Kurtulmak deme ben seviyorum galiba rüyalarımı’ dedim.
‘Rüya başka keşif başka’ yazıyordu kitapta. İnsan keşfettiğini sandığı şeylerden vazgeçmek istemez ki ama!

0 yorum:

Yorum Gönder